Beni Ataşehir Briç Kulübünde son 2.5 aydır görenler nereden çıktı bu blog hevesi diye düşünecektir. Evet “Canlı Kanlı” gerçek insanlar ile masada son 3 aydır briç oynuyorum. Ama Briçe 22 yıl ara verdikten sonra! Ara vermeden önce yaklaşık 20 yıl boyunca her hafta minimum bir gece arkadaş grubum ile sabahlara kadar Briç oynardık. Grubumuz bazen 4, bazen 5 bazen de 6 kişi oluyordu. Herkesin birbiri ile eşleşeceği turnuva şeklinde Robber Briç oynuyorduk. Robber Briçin kuralı gereği, bir tarafın 2 Zonu tamamlaması gerekiyordu. Barajlar, batmalar, zorlamalar gırla gidiyordu. Hiç bir oyun gecemizin, saat 03:00 den önce bittiğini hatırlamam. Cuma geceleri sıra ile birinin evinde toplanır ve saat 21:00 gibi oyuna başlar ertesi sabah şafak sökerken evden çıkardık. Bu tempo, 17/18 yaşlarımızda iken hiç sorun değildi. Sadece ebeveynlerin birazcık anlayışlı olması gerekiyordu. Zaten o yıllar siyasi havanın karışık olduğu yıllar olduğu için, sanırım bizim uslu uslu kafa çalıştıran bir oyun oynuyor olmamızdan mutlu oluyorlardı. Ama yaşlarımız 40 a merdiven dayadığında, hepimizin evli ve çocuklu yapısı bu tempoya uygun değildi. Cuma geceleri oynadığımızdan Cumartesi den hayır gelmiyordu ve yavaş yavaş elimizi eteğimizi Briç oyunundan çekmiş olduk.
Bir de iş yoğunluğu devreye girince, benim için çok uzun bir mola oldu. Taa ki, kendimi emekliye ayırdıktan sonra, bir arkadaşımın beni Büyük Kulüpdeki Briç turnuvasına davet edene kadar. Önce izledim. Ertesi hafta arkadaşım ile, bir sonra ki hafta da ilk defa tanıştığım bir kişi ile katıldım ve başıma şu olay geldi; Ortağım 1Kör açtı, benim elimde ki 18 OP e güvenerek gücümü baştan göstereyim de Şlem kaçmasın düşüncesi ile 2 Piki patlattım! Patlattım zannettim ama o ne herkes Pas geçti. Bütün masalarda Şlem yapılmıştı. Kibar ortağım nazikçe, “Ben kitaba göre konuştum. Senin konuşman tek renk zayıf bir el gösteriyor.” dedi. Masadaki rakibimiz olan yaşlıca bayanlar, kazanacakları büyük puanın mutluluğu ile “Ayol, bu çok eskiden böyle oynanırmış!” diye kıkırdadılar. O zaman kendimi şöyle hissettim: “Ben 50 yıldır İngilizce biliyordum. Ama bildiğim İngilizce meğerse Shakespeare İngilizcesi imiş.”
“ Thou doth not wot aught!”
(You do not know anything!)
Hemen turnuva direktörü Berk Hoca ile konuşup, (yeniden) briç derslerine başladım. Gerçi kursun son bir ayı imiş, ama Berna arkadaşım sağ olsun, kurs notlarını paylaşarak açığı kısa sürede kapatmama yardımcı oldu.
Şimdi sıra geldi teste. Bu sefer ki testimiz Yer Oyunu üzerine ilk test. Başarılar diliyorum.
http://vubridge.com/QM/Users/hhanyaloglu@gmail.com/JCJ02.php
Halim Hanyaloğlu